23 Şubat 2016 Salı

AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU

Aşık Veysel Şatıroğlu
1894 de Sivasın Sarkışla ilçesine bağlı sivrialan köyünde  doğmuştur.
Bir dönem köy enstitülerinde  saz hocalığı yapar.
Tarzı Türk halk müziği.
1965 de özel kanunla maaş bağlanır.
Şiirleri  deyişleri 1950 de sazımdan sesler
dostlar beni hatırlasın 1970 isimli kitaplarında toplandı
25 yaşında Esma adında bir kızla evlenir.
2 çocuğu olur 1 kız 1 oğlan
oğlu 10 gün sonra ölür.
Daha sonra karısı terk eder ve 1 yaşında kızıyla kalır
2 Sene sonra kızı da ölür.
 1973 de akciğer kanserinden vefat eder.

 Babasının adı Ahmet annesinin adı Gülizar  dı Aşık Veysel Çiftçi bir ailenin çocuğudur.
7 yaşına geldiğinde çiçek hastalığın dan sol gözünü daha  sonrada sağ gözünü kaybeder.
Hayatı zorluklar ve karanlık içinde geçer.
 Aşık Veysele babası bir saz alır.önce Ozanların türkülerini parçalarını  çalmayla başlar.
 1933 de Ahmet kutsi tecer'in teşvikiyle kendi sözlerini yazıp  söylemeye başlar

Aşık geleneğinin son  büyük temsilcisidir.
1970 li yıllarda Hümeyra,,Fikret kızılok. Esin avşar, ve bazı müzisyenler
Aşık veyselin deyişlerini düzenliyerek  yaygınlaşmasını sağladı.
Türkçeyi yalın kullanırdı.  tanınmış eserleri


  • Sivas ellerinde,
  • Dostlar beni hatırlasın.
  • Kahpe felek
  • Güzelliğin on para etmez
  • Uzun ince bir yoldayım
  • ve diğerleri bazı kaynaklar 36 olduğunu söyler bazı kaynaklarda daha fazla olduğu söylenir
  • aşık  geleneğinin son temsilcisi büyük ozan  parçaları hala dillerde

  • vede tüm olumsuzluklara rağmen yılmayarak büyük eserler bırakmış
  •  bende bu büyük değerleri
  • elimden geldiğince hatırlatmak amacıyla ara ara yazıyorum. araştırarak.çünkü bu değerler unutulmayacak kadar değerli  sanatçılarımız.
  • YAZAN Seyhan dural  kaynak vikipedi ve diğerleri


KISSADAN HİSSE BİR HİKAYE

Hintli bir yaşlı usta  çırağının her şey den şikayet etmesinden bıkmıştı.
Bir gün çırağını yanına çağırıp onu tuz almaya gönderdi.
 Çırağı tuzu getirince
bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyledi.
Çırak yaşlı adamın söylediğini yaptı fakat içer içmez tükürmeye başladı.

Tadı nasıl ?diye soran  yaşlı adama öfkeyle acı diye bağırdı.
Usta gülerek kolundan tuttu ve dışarıya çıkardı.
Az ilerde ki gölün kenarına götürdü ve çırağına bu kez bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesin
 istedi
Söyleneni yapan çırak, bu sefer ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken
aynı soruyu sordu.
Tadı nasıl?
'' ferahlatıcı'' dedi genç çırak
''Tuzun tadını aldın mı? diye soran yaşlı adamı. ''Hayır'' diye  yanıtladı çırağı

Bunun üzerine yaşlı adam,suyun yanına diz çökmüş çırağının yanına oturan adam
  şöyle dedi.

Yaşamdaki acılar tuz gibidir,ne azdır, nede çok, acının miktarı hep aynıdır.
Ancak bu acının acılığı ,neyin içine konulduğuna bağlıdır.
Acın olduğunda yapman gereken tek şey acı veren  şeyle ilgili duygularını genişletmektir.
Onun için sende artık bardak olmayı bırak göl olmayı çalış.
 AKTARAN Seyhan dural 23/02*2016