CAPS
-
-
izmatik
insanlarda böyle bir şey var. Onlar bizim gibi mütevazı bir surata sahip vatandaşlardan
daha farklı tutuyorlar telefonu. Mesela zamanında, Kuzey Güney dizisinde Kıvanç
Tatlıtuğ’un oynadığı Kuzey karakteri de telefonu tek parmakla tutuyordu. Kıvanç
tabii “yerli karizmatikler ersiniz” diye açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
Evet, biz öyle tutmayalım! Çünkü biz karizmatik değiliz v
”
listesinin en başında yer aldığı için tek parmağı yetiyordu
cihazı
tutmasına. Hatta kendisine özenen sıradan vatandaşlar da telefonlarıyla o
şekilde konuşmaya başlamış, akım olmuştu bu. Daha sonra Kıvanç kadar yakışıklı
olmayan bir akademisyen çıkarak “Telefonu öyle tutarsanız radyasyon y!
-Bir takım kareler yakaladım-
Yollar gidişime,kızlar tutuşuma hasta.
-Bir takım kareler yakaladım-
Yollar gidişime,kızlar tutuşuma hasta.
Erkenci
Kuş dizisinin 16. bölümüne, Can Divit karakterini canlandıran Can Yaman’ın
telefon tutuşu damga vurdu. “Neden telefonu 3 parmakla tutabilecekken 5
parmağımla tutayım ki?” diyordu sanki duruşuyla. Bu çok yakışıklı ve kar e radyasyon
yeriz.
evin O Yaş Türkiye
diyordu. Galiba
yarışmanın Kadırgalısı, O Ses Türkiye’nin ağır ablası olduğu için öyle ağlaması
gerekiyordu. Ama işte, bence ağlama performansı daha iyi olduğu için, yarışmacı
Hadise’yi seçti. Seda Sayan kendini çok gösteremedi. Oysaki “Anneeem”
başladı ve “Evde yemek yoksa dışarıdan yer,
doyurmak lazım” tarzında bir şey dedi. Çok özgün bir benzetme ve muazzam bir
tespitti doğrusu! Yalnız aklıma takıldı; diyelim ki 18+ film derken, cinsel
içerikli bir şeyden değil de korku filmin
Görseldeki, Hayatta Her
Şey Var isimli bir programda şmacıların onu da seçmesini istiyorsa bu tip
performanslar sergilemekten korkmamalıydı! “Kadın” dizisini izleyerek biraz
ağlama provası yapmalıydı…
den bahsediliyor. Onun
da 18+’sı var çünkü. Misal “slasher” diye bir film türü var: Katil karakter
affedersin herkesi keser, doğ
O Ses Türkiye’nin son bölümlerinden
birinde bir yarışmacı, Orhan Ölmez’in Damla Damla şarkısını söylerken jüri
üyeleri Hadise ve Seda Sayan gözyaşlarını tutamadı. Ben ise daha çok Seda
Sayan’a takıldım. İki koltuk ötesindeki Hadise ağlamaktan kendini paralarken
Seda Sayan mimiksiz bir şekilde duruyor ve gözyaşları damla damla süzülüyordu.
Sanki balmumu bir Seda Sayan heykelinin gözünden mucize bir şekilde yaşlar
sorulan bir soru. Programdaki uzman abla “Herhalde açık saçık filmlerden
bahsediyor” diyerek söze rar, kıyıma uğratır. Belki adam bunu izliyor! O zaman
da herifin gözü dışarıda olmasın diye birbirlerini mi doğramaları gerekiyor?
Benim sorum da bu...
deymiş gibi ağıt
yakarak ağlayabilirdi. Yarı
Saçıyla çok fazla oynacom klip
Sibel Can’ın yeni
albümünün çıkış şarkısı Yeni Aşkım’a yakın zamanda bir klip çekildi. Ama nasıl
klip? Öyle özensiz bir klip ki, koca 3 buçuk dakika boyunca sadece iki olay
gerçekleşiyor. Birincisi, Sibel Can yemyeşil kıyafetiyle palmiyeli bir yoldan
yürüyor. İkincisi, şaşalı bir evin önünde durarak her zamanki işveleriyle
kameraya bakıyor. Herhalde klip yönetmeni mekanı görmüş ve hemen Sibel Can’ı
arayarak “Sibel Hanım çabuk gelin de gün batmadan şunu çekek” demiş. (Bence
böyle bir şeyin yönetmeni “çekek” diye konuşur.) Klipte bir de şunu fark ettim:
Sibel Can sürekli bize bakıp saçını düzeltiyor. Hatta yanlış saymadıysam, tam 14
kere önündeki saçlarını çeşitli parmak hareketleriyle arkaya atıyor. Yani,
“Mutluyum yanında / Yeni Aşkım” nakaratının yer aldığı parçayı dinlerken şunu
düşünebiliriz: Sibel Can mutlu bir aşka başladığında uyor...