Yazı ismi: MÜTEVAZI BİR ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞI
Geçen pazar günü erkenden
kalkıpkendimi alışverişe vermek istedim.Bitpazarına gidecektim. Evet, bitpazarı!
Ekonomik göstergeler bu alışveriş için oldukça müsaitti. Sabaha karşı 5’te
kurulan pazara çok erken gitmek gerekiyordu, bitpazarının ilk kuralı buydu.En güzel şeyler erkenden kapılıyordu çünkü. iPhone
almak için sabahın köründe kuyruğa girmek gibiydi. Ya da bunun o durumla hiçbir
alakası yoktu, bilemedim.Saat 7 buçukta tramvaydan inip pazar yerine
yöneldiğimde birçok “çılgın ucuzcu”yu hedeflerine doğru ilerlerken gördüm. Bu
yarışta hepimiz birbirimizinrakibiydik. Adımlarım hızlanmıştı.
Bitpazarının girişinde bir
arkadaşla karşılaştım. Çok erken gelmesine rağmen istediğini bulamamış. Performansı
düşükmüş bugün.Pazarın ikinci kuralı şuydu
ki; deşme performansın iyi olmalıydı. Yani yere serilmiş kıyafetlerin altını
üstüne getirip tezgahı deşmeli; hayatının kazağını, pantolonunu oracıkta
keşfetmeliydin!Fırçasıyla fiti fiti toprak temizleyen bir arkeolog gibi titiz, kazma
kürekle hazine arayan biri gibi heyecanlı olmalıydın.
İKİNCİ
EL HARİKALAR DİYARI Kapalı Pazar Yeri’ne girer girmez güzel bir
klarnet sesi duydum. Büyülenmiş gibi sese doğru yöneldim.Tezgahın başındaki
adam, satacağı klarnete üflüyordu. Ama sanki bir büyücü gibi, eski gümüş
paraların, kadim zaman tacirlerinin, kafilelerinin ruhunu üflüyordu pazara.
Derken klarnet sustu. Eski kasetlerin satıldığı tezgahların birinden Kolbastı müziği
çalmaya başladı. Büyü bir anda dağıldı, hatta denilebilir ki büyü koşarak
kaçtı. Ben de oradan uzaklaşıp
elektronik ürünlerin olduğu tezgahlara gittim.
elektronik ürünlerin olduğu tezgahlara gittim.
Elektronik ürün
tezgahlarına bakarken aklıma geldi; bu pazar teknolojik gelişimimizi gösteren
bir müze gibiydi. Sanki tezgahlar, “Vay be, insanlık olarak ne seviyeye
gelmişiz” diyelim diye düzenlenmişti. Ev telefonları, elektrikli şofbenler,
teypler, tüplü televizyonlar… Eskiden ne zorluklar çektiğimizi, ne kadar basit
şeylere “teknolojik” dediğimizi hatırlatıyordu her ürün. Duygulanıp zamanımıza
şükrettim, akıllı telefonumun kılıfını okşadım.
Tek tük bir şeyler
alarak Kapalı Pazar Yeri’nden çıktım. Fazla delinmemiş bir dart, bozulmamış bir melodika ve bir de 5 liraya, üzerinde yada bir
gelene, ADETTENDİR?
Pazardan çıkınca yol
üzerindeki bir AVM’ye uğramak istedim. AVM önüne kitap fuarı kurulmuştu.
Anladığım kadarıyla,satıcıya ilk sorduğunda 15 lira olan ürün, biraz dolaşıp ikinciye sorduğunda 10 liraya iniyordu. Hatta ısrarla birkaç kere daha sorup aynı ürünü 3 liraya düşürebilen vardı. Ya satıcılar soru sevmiyordu, “Tamam daha fazla bir şey sorma da al şunu git” diye düşünüyordu ikinci kitap fuarıydı bu. Büyük bir çadırın içine kurulan fuara ilgi yoğundu. Girdim ben de. Yayınevi stantlarından birinde Stefan Zweig’ın öykü kitaplarını gördüm, tanesi 5 liraydı. Sevindim, yine bir ucuz ürün tezgahı keşfetmiştim. Kuruyemişçiye çekirdek tarttırır gibi “5 liralık Zweig” aldım. Sonra da “AVM balkonunda kitap karıştırıp çay içeyim bari” diye düşünerek AVM’ye girdim. Alt kattaki marketten kremalı bir bisküvi alır, çaya batıra batıra yerdim.
Anladığım kadarıyla,satıcıya ilk sorduğunda 15 lira olan ürün, biraz dolaşıp ikinciye sorduğunda 10 liraya iniyordu. Hatta ısrarla birkaç kere daha sorup aynı ürünü 3 liraya düşürebilen vardı. Ya satıcılar soru sevmiyordu, “Tamam daha fazla bir şey sorma da al şunu git” diye düşünüyordu ikinci kitap fuarıydı bu. Büyük bir çadırın içine kurulan fuara ilgi yoğundu. Girdim ben de. Yayınevi stantlarından birinde Stefan Zweig’ın öykü kitaplarını gördüm, tanesi 5 liraydı. Sevindim, yine bir ucuz ürün tezgahı keşfetmiştim. Kuruyemişçiye çekirdek tarttırır gibi “5 liralık Zweig” aldım. Sonra da “AVM balkonunda kitap karıştırıp çay içeyim bari” diye düşünerek AVM’ye girdim. Alt kattaki marketten kremalı bir bisküvi alır, çaya batıra batıra yerdim.
Geçen pazar güzel geçti
yani, verimli bir alışveriş günüydü. Bakalım önümüzdeki pazarlar neler
getirecek?
kti bu. Ama bu tarz bir
kampanya AVM’lerdeki mağazalarda da olmalıydı: “Tüm ürünlerimiz ikinci soruşta
yarı fiyatına!”
AVM’YE
Mİ GİTSEM
YAZAN MURAT DURAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder