Yapılışı bir kabın içine kıymayı rendelenmiş soğanı, bulguru, doğranmış maydanozu,
yumurtayı, tuzu karabiberi, ve sarımsağı atıp karıştıralım.
sonra iyice yoğuralım tencereye sıvı yağı tereyağını salçayı atıp 5 dakika kavuralım.
sonra suyu ilave edip kaynatalım sonra yuvarladığımız köfteleri atalım su köftelerin boyunu aşsın
pişirip servis yapalım NOT bunun içine küp şeklinde doğranmış patateste atabilirsiniz.salçayı kavururken içine patatesi at kavur istiyorsanız 1 iki tane.Seyhan dural
Evlilik kurumu kutsal değerdir. Evliliklerde mutluluk da vardır hüzün de vardır fakat hepsi içinde yaşanır.
Evlilik, hiçbir pusulanın işlemediği derin bir okyanustur.
Günümüzde yozlaştırılan yok edilen bu değer, bugün izdivaç programlarıyla şova ve reytinge dönüştürüldü.
Günde 3 kanalda aynı anda yayınlanan bu programlar nasıl oluyor da bu kadar reyting alıyor
-ki 3 kanalda var.
Size iki tane örnek vermek istiyorum:
Seda Sayan ve Uğur Aslan'ın sunuculuğunu yaptığı programa Ahmet amcamız çıkıyor.
"120 bin dolar gelirim var" diyor. Sunucu soruyor: "1200 mü" diye, yok diyor.
Tekrar soruyor, "120 bin lira mı", yok diyor. 120 bin dolarmış...
Şaşırıyor herkes. Ahmet amcamız gayet sakin bir şekilde bombayı patlatıyor.
"Parayı yemesini bilen bir hanım arıyorum"...
Herkes sıraya geçiyor haliyle.
Yoksa tamamen mizansen mi, ellerine verilen senaryoyu mu oynuyorlar?
Yoksa her çıkanın "Evin var mı, araban var mı..." diye sorduğuna, etkiye tepki mi amcamızın yaptığı?
Film sahnesi gibi, şaşırmamak elde değil. Yemeyenin malını mı yemek istiyorlar?
Belki de amcamızın holdingi var, onun reklamını yapıyor.
Evlenmek hakkındır, o sizin özelinizdir, hayat arkadaşı istersin, diyecek bir şey yok.
Fakat gerçekten paranı harcayacak bir yer arıyorsan sana haddim olmayarak bir tavsiyem var sana:
Birincisi üniversitede çok zor şartlarda okuyan öğrencilere burs ver, ne bileyim 50 ya da 100 kişiye.
İkincisi bu vatan uğruna ölen şehitlerimiz var, onların yakınlarına ver ya da gazilerimize yardım yap.
"Yok vermem" diyorsan da o kadar fakir varken Tv ekranına çıkıp şov yapma...
Belki de amaç şovdur ki sonradan İnternet fenomenine dönüşüyor
Bu kişiler.bu programlar sanki tapu dairesi gibi her çıkan önce evin varmı,
araban varmı önce maddiyat soruluyor.
Devamlı tartışma bitmiyor Bütün değerlerimizi tükettiğimiz gibi evlilik gibi
bir kurumuda nasıl senelerdir şova dönüştürüldüğünü görüyoz
İkinci örnek vereceğim kişi de damat adayı Hayretin:
Soruyor. Klişe olmuş soru. "Maaşın kaç?" Damat adayı Hayrettin 2500 diyor.
Bayandaki tavır, o kadar şaşılacak bir tavır ki kafasını sallayarak öyle bir hareketi var ki:
"Ben masraflı bir bayanım, o benim aksesuarıma yetmez, aksesuarıma çok düşkünüm,
gezmeyi çok severim, arabamın mazotuna yetmez..." diyor. Stüdyo kahkahadan yıkılıyor. İstenilen amaca, reytinge ulaşıldı.
Sonradan internet fenomeni oluyor bu da.
Benim amacım bunları eleştirmekten öte toplum olarak nasıl yozlaştırıldığımızı sorgulamak.
Bir vatandaş olarak bütün değerlerimizin, her şeyin nasıl yok olduğunu göstermeye çalışmak...
Yazıma başlamadan önce ah bir simit olsada sıcacık çayın yanında yesek..
Fakirin olmazsa olmazı simit çay
Neyse şimdi saadede gelelim bugün size simit tarifi vereceğim
Evinizde yapabileceğiniz basit bir tarif.
1 buçuk su bardağı ılık süt..
1 buçuk su bardağı ılık su..
1 çay bardağı sıvı yağ..
50 gram maya kuru veya yaş.
1 yemek kaşığı şeker, tuz 1 tane yumurta .
susam alabildiği kadar un..
Yapılışı mayayı ılık suda 5 dakika ıslatın. kabarınca unu ve malzemeleri atıp
kulak memesi yumuşaklığında hamur yap.
Hamurları küçük parçalara ayırarak
simit şeklini ver.
Sonra öbür tarafta yumurtanın sarısını kaseye koy önce yumurtaya sonra susama batır sonra tepsiye diz 180 derece fırında kızarıncaya kadar pişir
Not işiniz acilse mayanın yerine
1 buçuk bardak ılık süt veya su
1 paket kabartma tozu
1 bardak yoğurt
1 paket eritilmiş sana at sıvı yağ atma buna.
Ve tuz 1 çorba kaşığı şeker yumurta ve susam buda pratik simit tarifi vakti olmayanlar için
Afiyet olsun Seyhan dural 22*10,2015
Elime çayımı aldım tv karşısına geçtim. Açtım tv'yi ve işte benim stilim...
Başladım seyretmeye. Yanlış kanalı açıp açmadığımı kontrol ettim-tereddüt ettim:
"Norveç'te miyim yoksa İsveç'te miyim diye? Başladım sormaya kendime, "Milli geliri yüksek bir ülkede mi yaşıyoruz?" diye...
Yarışmacı isimleri Türkçe olduğuna göre Türkiye'de yaşadığıma karar verdim.
15 tane falan genç kız!
Kabul etmek gerekir ki, hepsi birbirinden şık ve birbirinden güzel...
Jüri desen, onlarda gayet kendinden emin bir hava var. Sunucu desen işinin ustası, evet. Dediğim gibi, başladım seyretmeye: Tek tek podyumda yürümeye başladılar. Geliyorlar... Jürinin karşısına geçiyorlar ve fiyatları sıralıyorlar: Ayakkabı 500, kaban 400, gömlek 200, pantolon 150, çanta 500... Jüride bunların kombinasyonlarına çeşitli puanlar veriyor, ama yüksek ama düşük...
Ha sonra, kızlarımız tartışıyor da bazen. Ama yüksek seviyede ama düşük... Bazen hakaret derecesine de varıyor. Belki de format gereği böyledir, şimdi yurt dışındaki orijinal formatını bilmiyorum... Bu arada hesapladım da bir asgari ücret ya da bir emekli maaşı bir kızın üzerindeki kıyafet seçkisini satın almaya yetmiyor...
Artık yenisi mi eskisi mi bilmem, başka bir ülke daha var ama. Hem de bu da televizyonlarda:
Bunun ismi "Bizim Stilimiz Yokstar"
Mesela Ankara'da katledilen üniversite öğrencisi. İzlemişsinizdir, spor ayakkabıları yırtıktı. E hatırlamıyor musunuz Karaman Ermenek madenlerinde evladını kaybeden Recep amcanın lastik ayakkabılarını?
Sonra mesela, çocukları şehit düşen gözü yaşlı ve terlikli anamız...
Ve niceleri...
Üniversite okurken doğru dürüst giyinemeyen zar zor okuyan gençlerimiz...
Onları okutan anne babaları... Benim tanıdığım insanlar da var; pazarlardan ikinci el kıyafet alan insanlar bunlar...
Yani, ya biz yanlış tanıyoruz çevremizi ya da bu yarışmadakiler başka yerlerde yaşıyor. Gerçekliğin nüfuz etmediği bir stüdyo ortamındalar galiba...
Halkımız kendisi giyemediklerini gösterdiği için mi bu programa ilgi duyuyor. "Bende olsa da" giysem demek için mi seyrediyor? Spor otomobilli gençlerin başrollerinde olduğu zengin dizileri de aynı nedenle mi bu kadar çok tutuyor?...
Acunu kutlamak lazım: Nasıl oluyor da programı bu kadar reyting yapıyor değil mi?
İleride sosyologlar araştırır, belki ders diye okutulur okullarda...
Belki Bizim Stilimiz Yokstar formatı da ilgisini çeker, ama formatı yurt dışında olmadığı için vazgeçer. Hem reytingi için garanti veremem...
İşte bazen de kendime kızıyorum: "Ne çok sorguluyorsun" diyorum. "E boş ver, tadını çıkar" diye ikna etmeye çalışıyorum kendimi.
Olmaz, yapamam. Onlarca anket yaptım sokakta, anket dışında da birçok soru sordum onlara. Sormaya-sorgulamaya alıştım...
Sadece seyretmek istemiyorum!
yazan Seyhan Dural 20*10*2015
Hiç uyuyamadan sabah ezanlarının okunduğunu çok bilirim..İlaçlar dersen onlar da tam çözüm değil,
Kayın validem yıllarca söylemişti ama herkes gibi bende pek ciddiye alıp yapmamıştım.. Neyse yanımızda bulunuyordu.Öksürüklerime dayanamamıştı herhalde ve kendisi hazırlayıp bana yedirdi. Gün geçtikçe kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Ve öksürüklerim kesildi.
.1 yıldır hiç astım ilacı kullanmadım.Kayın validem de astım hastasıymış Ve bu tedaviyle iyileşmiş.. Ama bu tedavi kısa süreli değil kişiye göre değişiyor.. Belki 1 ay, belki 1 kaç ay.Süre uzun gelebilir ama sonunda iyileşme varsa değer.
Evet şimdi kullandığım macunun tarifine geçiyorum.
Ölçüler göz kararı.
-Bamya tohumu( yenilebilir olacak yani ekim için ilaçlanmış olmayacak)
-Hakiki bal
-Hakiki zeytinyağı
Hazırlanışı
Bamya tohumunu aldığınız aktar da iyice çektirin
Kabuk kısımları biraz sert olduğu için zor çekiliyor,olabildiğince un haline getirtmeye çalışın
.Evinize getirince un eleği gibi bir elekten geçirin.Geniş bir kaseye koyun,
Üzerine bal ve zeytin yağından göz kararı ekleyin.biraz ondan biraz ondan ve karıştırın.
Macun kıvamını alacak.Kuru temiz cam bir kavanoza doldurun.Evet macununuz hazır.
Uygulama
Sabahları aç karnına kahvaltıdan en az yarım saat önce bir çay kaşığı tüketin
.Kilosu biraz yüksek olanlar 1 tatlı kaşığı tüketebilir.
.Unutmayın 3-5 gün de bırakmıyoruz .Bir de astım ilaçlarınızı hemen kesmeyin..
Öksürük başlarsa bende hemen macuna başlıyorum.
Ama artık uzun sureli deyil 3-5 gün belki bir hafta
Rabbim şifalar versin
NOT Bunu bir arkadaş uygulamış onun anlatımı çok faydasını görmüş.araştırırsanız bamye tohumu yazıp google
1 su bardağı su.
5 su bardağı süt.
Bir buçuk su bardağı şeker
3 çorba kaşığı nişasta.
1 paket vanilya 1 yumurta sarısı
Yapılışı pirinci suyu çekene kadar hafif pişirin.
Sonra 5 bardak sütü üstüne ilave edin.
Sonra vanilyayı şekeri ilave et
kaynamaya bırakın 10 dakika bir 2 taşım kaynatın koyu olmasın.
koyu oldumu güzel olmuyor
Sonra kaselere boşalt
Not fırına atmıyacaksan tarçın veya hindistan cevizi atıp servis yap.
Fırına atacaksan sütlü açtan 2 kaşık alıp yumurtanın sarısını karıştır.
kaselerin üzerlerine at iyi kızarır
fırına koyarken yanmaması için tepsiye biraz su koy
kaselerin altına 180 derece fırında sararıncaya kadar pişir pişirdikten sonra soğuyunca servis yap afiyet olsun yazan Seyhan dural 15*10*2015
Bir tebessüme bin gözyaşı feda etmektir vefa,
İyi ve kötü günde beraber olmaktır vefa Hastalıkta sağlıkta beraber olmaktır,
Şartsız hesapsız sonu olmayan bir sevginin ta kendisidir.
Vefa gün gelip bir lokma ekmeğini yediğin insana sırtını dönmemektir.
Dostun ağlarken gülmemekdir acıya merhem susuza sudur vefa
Sevdiğinin hatasına dahi sahip çıkmaktır
Sahipsiz kapanmayan bir yaradır vefa
Arkanda bıraktığını giderken yaktığını yabana atmamaktır
Bir diken için bir gülü koparmamaktır.
Yaşlılığında gençliğinde birlik olmaktır.
Dostluğun asaletine hayallere ihanet katmandır.
Vefanın olmadığı yerde vedanın da anlamı yok.
.
En vefakar dostunuz gölgemizdir bilirsiniz .
Oda yoldaşlık etmek için güneşli havayı bekler.
vefasızlara da gitme onlar birer yıkık köprüdür.SEYHAN DURAL 5*10*2015