Emeklinin yaşam kılavuzu
Bu bir emekli hikayesidir, yaşanmış gerçekleri yansıtan: Temel 30 yıl çalışır, emekli olur. Evlidir ve üç çocuğa sahiptir. Çocukları okumaktadır.
Bir de arkadaşı vardır ve evet adı yine Dursun'dur.
Temel'in emekliliğinin üzerinden bir yıl geçmiştir. Hanımı ev hanımıdır. Bir yandan da kendi çapında ufak işler yapar. Aile bütçesine katkı sağlamak ister.
Temelin hiçbir şey hayal ettiği gibi değildir. Böyle hayal etmemişti ki... Emekli olunca tatil yapmayı, gezmenin , resim yapmanın, sanatla uğraşmanın hayalini kurmuştu o. İşleri umduğu gibi değildir. Geçinemez... Yürütemez... Biriktirdikleri de azalmaya başlar. Çocukları okuyordur ve o da bu yüzden iş aramaya başlar.
.
Önce iner şehir merkezine, başlar dolaşmaya... Birkaç yere sorar.
Aldığı cevaplar "Amca biz genç birini arıyoruz" türü şeylerdir. Olsun, benim tecrübem var, der; ben 30 yıl çalıştım, der. -Yok amca... -Fakat geçinemiyorum... İşveren susar ve bakar.
Temel'in morali bozulur. Bir parka oturur. Kahveye gitsem, der. Çay 1 lira. Bir çay içsem, der, ayda 30 TL... Simit de alsam yanına, eder ayda 60 lira...
Yaşlıdır bir de, ihtiyacını görmeye tuvalete gitse camiler de bile tuvalet 1 lira... İş ararken, dışarıda gezerken her gün tuvalet ihtiyacını gördü, diyelim, 30 lira da o... Gitti mi aylığın 3'te biri...
Der kendi kendine.... Parkta oturmaktadır. Şöyle bir bakar etrafına. Yanındaki birkaç kişiye nasılsınız der.
-Nasıl olalım sen nasılsın? Bizim temel başlar anlatmaya...
Bir bakar ki onlar da emekli, onlar da geçinemiyor... Temel'in morali bozulur. Kalkar evinin yolunu tutar. Eve gelince hanıma kimse iş vermiyor, der. -Neden? -Genç arıyoruz dediler...
Aslında hanımı da iş bakmıştır ve aynı şeyleri o da yaşamıştır.
Emeklilik ikinci bahardı hani, der hanım... -Biz baharı görmedik fakat kışı yaşıyoruz. -Dursun'a rastladım yolda gelirken. Nasıl geçiyor hayat dedi. Sorma harika bir hayatım var dedim. Avrupa'daki emekliler gibi tatil yapıyorum dedim. Dursun şaşırdı. Ben de ona hayalimdeki tatil işte, dedim...
Bu hikayede olduğu gibi, ülkemizde zor şartlarda yaşayan o kadar çok emekli var ki.
Bu duruma anket yaparken, bizzat şahit oldum. "Bırak başka soru sormayı, emeklinin nasıl geçindiğini sor" dedi çoğu...
Halk bazen bize de tepki gösterirdi. "Biz de yetmediği için bu işi yapıyoruz" diye anlatırdık.
Bir yaşlı teyzenin dediğini hiç unutmadım: "Siyasiler bizi seçimde hatırlar. Seçimde 'bizim emekli' seçimden sonra 'hangi emekli' derler"...
Tüm emekliler şanslı değil. . Aldıkları bin lirayla çocuk okutan da var, eşi çalışmayan da...
Evet, Avrupa'nın emeklisi tatil yapabiliyor. Sanatla uğraşabiliyor.
Çalışırken de emekli olunca da, denize gidemeyen insanlarımız var.
Eti kurbandan kurbana gören insanlar var.
Aslında bir düşünürün dediği gibi "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın"...
Bir evde ocak tüter; fakat içindeki yaşamı kimse bilmez. Acılarını, sevinçlerini, gözyaşlarını...
yazan Seyhan dural 5.2.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder