Adam yeni geldiği şehirde etrafa bakarak dolaşır,
Bir iş seyahati için gelmiştir buraya.
Henüz geleli 10 dakika olduğu şehri hem tanımak hemde randevu yerini bulmak için dolaşır.
randevusuna daha vakit vardır.
Yol kenarında park etmiş bir arabanın yanından geçerken araçta kafasını dışarıya sarkıtmış
sevimli bir çocukla karşılaşır.
Hem çocuğun başını okşamak hemde gideceği yeri sormak için eğilir.
Küçük bu şehrin parkı nerede biliyor musun? diye sorar
Bende yabancısıyım sanırım park sağda der.
Adam gülümseyerek madem yabancısın parkın sağ taraf da olduğunu nereden biliyorsun?diye sorar
Çiçek kokuları, ıhlamur kokuları, çocuk sesleri oradan geliyor der.
Adam kokusunu duyduğun bir tek ağaç seslerini duyduğun mahalledeki çocuklar olabilir
diye karşılık verir.
Çocuk bir ıhlamur ağacından bu kadar koku gelmez hem bir ağacın olduğu yerden bu kadar
kuş cıvıltısı bu kadar çocuk sesi olmaz diye yanıtlar.
Adam çocuğun kör olduğunu anlar ve üzülür .çocuğun yanından
ayrılır.
Çocuğun tarif ettiği yöne doğru gider.
Köşeyi döndüğünde koca bir parkın önünde durur.
Adam gözleri görmeyen
bir çocuğun kendisinden daha iyi gördüğünü hiç bir zaman unutamaz.
göz bozuklukları görmediğimizi sınırlar ,görüş bozukluğu ise yaptıklarımızı,
yazan Seyhan dural 28*2*2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder