30 Aralık 2015 Çarşamba

hoş geldin yeni yıl


İşte geldi yeni yıl  kimisini ağlatarak geldin.
Kimisini güldürerek geldin
.kimine can vererek geldin
 bazılarınında canını  alarak geldin

Güçlüğü daha güçlü.
 Güçsüzü daha güçsüz yaparak geldin .

 Savaşlarıyla acılarıyla geldin.
 Barışları yok ederek geldin .
Çocukların gözyaşıyla geldin .
Özgürlüklerin olmadığı bir yılla geldin.
belki durgun belki yorgun  bir yılla geldin

Doğanın bile insanlığa küstüğü kokusuyla geldin.
 Eski takvimden bir yaprak kaldı
 Ömrümüzden bir yaprak düştü.
Hadi güzel başla yeni yıla
Bak bir gün yaşayıp mutlu uçan kelebeğe.

Bilmeden yaşayacağız ne olacak seneye
Yinede mutlu yinede umutlu.
 Okyanus gibi mavi kar kadar beyaz.
Yıldızlar kadar parlak  güneş kadar aydınlık.
 Sevgiyle gel barışla gel umutla gel şansların bol olduğu.
 Sağlığın  olduğu bir yılla gel
hoş geldin yeni yıl.. yazan Seyhan dural 30*12*2015

29 Aralık 2015 Salı

3 Büyük rock yıldızı barış manço cem karaca erkin koray

Barış manço 2 ocak 1943 de Istanbulda doğmuştur
Eğitim Galatasaray lisesi,
Öğrenimini Belçika kraliyet akademisinde tamamlamıştır.
Bestekar söz yazarı müzisyen
Trt 1 de 7 den 77 televizyon programı yapmıştır.
378 programla rekor kırmıştır.
Devlet sanatçısı ödülü vardır

 2 Çoçuğu var Batıkan ve Doğukan.çocuklarına ismini batıyla doğunun sentezini yaptım demiştir.
Lale mançoyla evliliği 23 yıl sürmüştür dünyada Türküyenin barış elçiliğini yapmıştır tanıtarak
Japonya da 60 000 kişiye konser vermiştir 20 bin kişiye Türk bayrağını sallatmış sanatçılarımızdan
çocuklarına en büyük öğüdü ne iş yaparsanız yapın
en iyisi olun yaptığınız işte demiştir.
12 tane altın 1 tane platin ödülü vardır.200 tane
şarkısı vardır.Belçika da dünyada gitmediği ülke
kalmamış dır. Belçika da kraliyet ödülü aldığında
dünya medyasında ilk sayfada yer bulmuş
Rahmetli kendi ülkemde 40 yıl müzik yaptım ilk
bu kadar bu kadar medyada ilk sayfada yer
almadım diye serzeniş de bulunmuş dur yeri
doldurulamayacak sanatçımız Barış Manço


Mekanı cennet  olsun



Gelelim Cem karacaya
Cem karaca 5 nisan 1945 de doğmuştur.
 Robort kolejinde okumuştur.
Bestekar söz yazarı müzisyen
Tiyatroda oynamış dır. annesi ünlü tiyatrocu Toto karacadır.
5 kez evlenmiştir
Moğollar ve apaşlar gurubuyla çalışmıştır.149 yakın şarkıları vardır. 1979 ve 1987 arasında Almanya da yaşamak zorunda kalır Türk vatandaşlığından çıkarılır sonra tekrar Türküye ye döner ve müziklerine devam eder ağır roman filminde oynar.   Cem karaca gür sesiyle ayrı bir ses tonuyla yorumlayan büyük sanatçı larımız dandır 70 ler  ve  90 anlar arası en çok müzikleri dinlenenler dendi mekanı cennet olsun





Erkin koray 24 haziran 1941 de
İstanbul da doğmuştur.
 İstanbul alman lisesinde eğitim gördü
İstanbul belediye konservatuar da eğitimini tamamlamıştır
 50 yakın 45 liyi olduğu söylenir Türk rock müzik tarzına en önemli eserleri vermiştir
 doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla bir çok müzisyeni etkilemiştir.
 Çiçek dağıyla 800 bin adet büyük satış yapmıştır. 1974 1984 arası Arap saçı ve Estarabim le  en çok bilinen eserleri Erkin koray ın hayatı zorluklarla geçmiştir . uzun saçları  özgün kıyafetleriyle 3 sanatçıda 1970 lerde 1990 lar da değişik bir imaj çizmişlerdir gerek müziklerindeki ruhla gerek müziklerindeki çoşkuyla  bu yıllara imzalarını atan büyük yerleri doldurulamaz sanatçılarımız 3 de

Erkin babayada allah uzun ömürler versin müziklerini bekliyoruz yazan Seyhan dural 29*12*2015





27 Aralık 2015 Pazar

Ak Güvercin, Kara Oğlan: Bülent Ecevit


Bülent Ecevit 28 Mayıs 1928'de İstanbul'da doğmuştur.

Eğitimini 1944'de Robert Koleji'nde görmüştür.

Ankara Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde okumuş. 1945'de Rahşan Ecevit ile evlenmiş,  aynı yıl Londra'da  Türk basın ateşesi görevinde çalışmıştır.

Ulus gazetesinde yazarlık yapar.
Daha sonra Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay boyunca Sosyal Psikoloji ve Ortadoğu görür.

Hem şair hem gazeteci hem bir entelektüel ve her daim halkçıdır.

Beş kez Başbakanlık yapmış. Çalışma Bakanlığında
sendika  ve grev haklarına yönelik çalışmalar yapmıştır.

Rahmetli  Bülent Ecevit'i bir anımla anmak isterim: 20 Temmuz 1974'de ilkokul'dayım.
Sabah kalktık.
Siyah beyaz tek kanallı, yani TRT'li  televizyon var evimizde.
Tv yi açtık.
Kıbrıs Barış Harekatı olduğunu duyduk.
Askerin Beş Parmak Dağları'na doğru ilerlediğini duyduk. Nasıl sevinmiştik.
Hepimiz haberlerin başında bekliyorduk. Ondan sonra da  her yerde ismi yankılandı.
Dağlara taşlara Kara Oğlan yazıldı.
Eskişehir'de her yere kazındı ismi...


Bütün siyasi tartışmalarda ismi geçerdi.
Umudumuz Ecevit
Kıbrıs Fatihi
Öyle bir rüzgar  dalgası vardı ki...
Kara Oğlan her yerde, herkesin dilindeydi.
Sürekli her evde siyasi tartışmalar vardı.

Siyasete ilgim o günlerde başladı.
Rahmetli Ecevit'i hiç görmek nasip olmadı.
Çocukken fazlaca hayranlık duyduğum liderdi.
Bir vatandaş olarak Bülent Ecevit'i lider olarak tarif  et deseler
mesela Ecevitin şu sözleri aklıma gelir:

Ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen, aklımda kazınan... Ezilenlere yanındayım demesi...
Toprak işleyenin su kullananın...
Toprağın, suyun, emeğin önemini anımsatması...

Bizim iki gücümüz var, demişti: Halk ve hak...

Sloganlar halk için olunca halk da benimsiyordu.

Koruması öyle anlatıyordu: Tek lüksü çayı  ve sigarasıydı...
Öldükten sonra evini korumasının oturması için vermişti.
Atatürk'ten sonra mal varlığını devlete  bağışlayan ikinci liderdir.
Dedesinden kalan mal varlığını Türk hacılarına bağışladı
Annesinden kalan iki dairesini satıp Çanakkale'de  yanan ormanın yeniden ağaçlandırılması için vermiştir. Bülent Ecevit'i özetlemem gerekirse:

Dürüst, kararlı ve mütevazidir. ,

Hoşgörülüdür. Mavi gömleği ve meşhur şapkasıyla içeride mütevazı olarak anılırdı ama dış politikada da taviz vermezdi.

Fakat son günlerinde acımasızca eleştirildi. Yine de çok hoşgörülüydü. Mesela kimseye dava açmadı. Aslında eleştirileri sadece izledi.
Bir adet Renault marka arabası ve bir koruması vardı. Mal varlığından çok kişiliğiyle anıldı. Kişiliğini siyasete yansıtıyordu. Ama o yıllar onu kimse anlamak istemedi

12 Eylül darbesinde 10 yıl yasak getirilmesi Türkiye için bence büyük bir kayıptı.

Onun iyi liderliğinden daha çok faydalanmalıydık.

Yazan: Seyhan Dural
27. 12. 2015




21 Aralık 2015 Pazartesi

Zeki müren

Sanat güneşi zeki müren  6 aralık 1931 de bursa da doğmuş dur.
İstanbul devlet güzel sanatlar akademisini okudu.
 15 yıl  kadar radyo programlarında yer aldı.
11 yıl maksim gazinosunda yer aldı.600 aşkın plak ve kaset doldurdu.
300 şarkı besteledi.1955 de altın plak ödülünü aldı.
28 filmde oynadı,1965 de  çay ve sempati adlı tiyatroda başrol oynadı.
100 yakın şiir yazdı bıldırcın yağmuru kitap da topladı.
Aynı zamanda devlet sanatçısı ödülüne layık görüldü.
Zeki müren yeri doldurulamayacak bir sanatçıydı

Desen tasarım eğitimi almış kıyafetlerini genelde kendi tasarımıdır.
Çocukken dinlerdik  tv lerde siyah beyaz tek kanal var dı.trt de.harika bir müzik yorumu vardı radyolarda hep onun müzikleri çalardı  zeki müreni her kesim dinlerdi
O zamanlar da bülent ersoy,  Hamiyet yüceses,,Müzeyyen senar,bunlar unutulmaması gereken sanatçılarımız.
Zeki müren sahne kıyafetleri gerek konuşması Türkçeyi düzgün ve doğru kullanması
Dinleyenlere ve seyirciye hitap şekli çok güzeldi,. nazik ve naif di
Sahnede ayrı bir havası vardi kıyafetleri genelde kendi tasarımı.
 İzmir fuarına sahnede giydi kıyafetlerin  isimleri de varmıştı kordon boyu  nüri yazaneli her kıyafetlerinin hepsine isim verirmiş
 En hafifi 10 en ağırı 20 kiloymuşdu. bodrumda müzede sergilendiği söylenir
.İşte benim stilim yarışması olsaydı o günlerde kıyafetleri 1 inci olurdu.

 Bugün yeri doldurulamaz bir sanatçı sanat güneşi zeki müren rahmetli örnek olmuştur.bodrumdaki sergisinde kıbrıs barış harekatından  sonra ağustosta 75 bin tl bağışlamış Türk donanma vakfına makbuzu sergiye koymuşlar.*

 Ölmeden önce vasiyetiyle tüm mal varlığını Türk eğitim vakfı ve Mehmetçik vakfına bağışlamış dır .
Örnek bir sanatçı olduğunu göstermiştir. 2012 kadar onun bağışları sayesinde 1900  öğrenci okumuş.
 Bunları yazma gereği duydum
 Sadece ölüm yıl dönümlerinde hatırlanmaması gereken sanatçılarımız bugün yerleri doldurulmayan
 değerlerimiz.mekanları cennet olsun yazan Seyhan dural 21*12*2015





* yurtsever ve duyarlı bir sanatçımız alıntı Yılmaz özdilin yazısından



20 Aralık 2015 Pazar

İki Büyük Sanatçı: Kemal Sunal ve Aşık Mahzuni Şerif






İki büyük sanatçıyı anmak istedim. Doğum günleri ya da ölüm yıldönümleri olduğu için değil. Popüler edebiyat dergilerinde veya Twitter'da başka türlü anılmaz sanatçılar, biliyorsunuz. Oysa, bir sanatçı yaşarken de, filmleri izlenirken ya da şarkıları dinlenirken de değer görmeli...

Kemal Sunal ve Aşık Mahzuni Şerif farklı sanatsal alanlarda etkin olsalar da topluma verdiği mesajlarla ortaklaşan iki sanatçı.

Kemal Sunal'dan başlayalım. 1944 yılında İstanbul'da doğan ve aslen Malatyalı olan dar gelirli bir ailede geçmiştir çocukluğu. Marmara Üniversitesi'nde İletişim Fakültesi'nde okumuştur. 12 Eylül'de ara verdiği okula daha sonra geri dönmüş ve hatta yüksek lisans yapıp kendi sineması üzerine sosyolojik bir yüksek lisans tezi yazmıştır.

Toplam 82 tane filmi vardır. Filmlerinde hep haksızın haklıya karşı savunusunu üstlenmiştir.  Güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini; ironi yaparak, güldürerek, güçlüyü güçsüz göstererek göstermiştir. Çöpçüler Kralı, Düttürü Dünya, En Büyük Şaban, Kapıcılar Kralı, Orta Direk Şaban gibi filmlerini örnek gösterebiliriz. Özellikle Kibar Feyzo ve 100 Numaralı Adam gibi filmlerinde doğrudan sistem eleştirisi yaparak cesur bir tavır sergilemiştir. Halkı bilgilendirmek, halkın sorunlarının yönetenlerin de duymasını sağlama amacı vardır... O nedenle, Kemal Sunal'ın filmleri sürekli izlenmiş, sürekli izlendiği için de mesaj gerekli yerlere ulaşmıştır.rahmetli Bülent ecevit sorduklarında hangi filmleri seversiniz .diye kemal sunal demiş.

Halkın sanatçısı olmak budur.

Bu gün yeri doldurulmayan sanatçılarımız, çizgisini hiçbir zaman kaybetmedi.

Belki de bu kadar sevilmeleri bu yüzdendi.

Diğeri:


Mahzuni Şerif, 1955'te Kahramanmaraş'ta doğmuştur. Mersin Astsubay Okulu'nda okurken devamsızlıktan dolayı okuldan atılır. O da müziğe yönelir. 400'e yakın plağı, 50 albümü, 9 tane de kitabı vardır. Bektaşi geleneğini dünyaya tanıtan sanatçılarımızdandır.

Mahzuni Şerif, hayatında hep zorluklar çekmiştir. Çoğu zaman, hakkında davalar da açılmıştır. Onun müziklerinde de topluma yönelik mesajları işitiriz, müziği duygularımıza işlerken sözleri de irademizi güçlendirir. "Sarı saçlı mavi gözlüm" sözlerinde Atatürk'e olan sevgisini, "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana / Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?" nakaratında adaletsizliği anlatmıştır. Bazen de yönetenlere haykırmıştır, meydanlarda tekrarlansın da iyice işitsinler amacıyla, "Yuh yuh" diye..."Dokunma keyfine" ve "Boşu boşuna" gibileri de yaşamın anlamsızlığını ve yanlış yoldaki insanlığı en duygusal şekilde sorgular...

Hepimiz biliyoruz, en azından bir kere izlemiş ya da dinlemişizdir. Fazla uzatmaya gerek yok o nedenle. Her zaman kalbimizde yerleri olacak. Mekanları cennet olsun...


yazan Seyhan Dural 20*12*2015

19 Aralık 2015 Cumartesi

Kıymalı makarna

Makarna tarifi
2 Su bardağı su
 1 Paket boncuk orta boy veya küçüğü
2 Kaşık sana veya sıvı yağı 1 çay bardağı
3 Adet yeşil biber
2 Veya 1 domates
1 Adet soğan
Biraz kaşar
Tuz varsa 250 gr kıyma yoksa sadede olur.

Not makarnayı haşlamayın

Yapılışı önce ateşe tencereyi koyun sonra yağı atıp eritin. 
Daha sonra soğanı kavurun kavrulunca doğradığınız biberi domatesi 
 Kıymayı da atıp kavurun kıyma yoksa biber domates kavrulunca.
içine 2 su bardağı suyu  doldurun su kaynayınca 1 paket makarnayı salın.
 Suyunu çekene kadar 15 dakika pişirin makarnalar yumuşayınca ocak dan alın.
Üzerine kaşarı rendele kapanı kapat kaşar erisin erimezse istediğin gibi ocak da 2 dakika ısıt erisin

NOT her makarnadan olur 
Ülkemizde yoksulun üniversite  öğrencisinin yemeyi vazgeçilmezi
 kıyma varsa diye ondan dedim her zaman olmaya bilir kaşarda yoksa normal peynirde atabilirsiniz.yazan Seyhan dural 19*12*2015


un helvası çikolatalı

1 Bardak un
Yarım su bardağı sıvı yağ
2 Bardak su
Bir çay bardağı şeker
Not şekeri çikolatalı olduğu için az atıyoruz
Sade yaparsanız fazla atın

Yapılışı bir tencereye sığı yağı koyun içine unu atıp,
Orta ateşte 30 dakika karamel rengini alana kadar sık sık karıştırarak kavuralım.
Öbür tarafta ılık suyla şekeri eritip kavrulan
helvaya atıp hızlı bir şekilde karıştıralım.
suyunu çekene kadar.
Suyunu çekince ocakdan alıp 5 dakika sovutalım.
 Sonra kaşıkla elimize alıp ceviz büyüklüğünde yuvarlak toplar yapalım.
Sonra bifter çıkolata alalım ve
  Benmari usulü kaynayan sıcak suyun buharında eritelim kaseye koyup.
Not suya kaseyi değdirmeyin yoksa çikolata kesilir .
Sonra eriyen çıkolataya topları atarak çıkolataya batır tek tek sonra kaseye diz en sonunda üzerine hindistan cevizi
veya öğütülmüş antep fıstığı serp Not beyaz çikolatada olur. afiyet olsun Yazan Seyhan dural 19*12*2015

18 Aralık 2015 Cuma

Prefiterol tarifi

2 Su bardağı un
125 gr sana yağ
1 buçuk Su bardağı su
1 Çay kaşığı tuz
 1 Çorba kaşığı şeker
3 Yumurta

Puding vanilyalı içine kuyulan
2 Buçuk  bardak süt
 2 Çorba kaşığı un
1 Kaşık nişasta
1 Buçuk bardak şeker 1 vanilya

 tüm malzemeyi atıp koyulaşıncaya kadar pişir.

Veya çikolata sosu alıp  bir miktarda sütle pişirin üzeri için



 Yapılışı bir tencerede sana yağını ocakta eritin
 Üzerine bir bardak suyu,şekeri tuzu da atın
Bir bardak unu da ilave edip on dakika ocak da  karıştırarak pişirin.
 Sonra ocaktan alın 3 tane yumurtayı üzerine kırıp iyice karıştırın çırpıcıyla veya mikserle.
Sonra  tepsiye fındık büyüklüğünde kaşıkla veya bir sıkma poşetine koyup sıkın..
Sonra 200 derece ısıtılmış fırında pişirin.
 Çıktıktan sonra ortasını bıçakla açıp  vanilyalı pudinki doldurun üzerine de çikolatalı puding
lede yapabilirsiniz
 Not  hazır puding lede yapabilirsiniz yazan Seyhan dural 18*12*2015

14 Aralık 2015 Pazartesi

ahmet kaya ve müzik

Ahmet kaya gelmiş geçmiş en iyi sanatçılardan.28 ekim 1957 de doğmuştur.
Aslen malatyalı 20 tane albümü  olduğu söylenir.
Gülten kayayla evlidir .şarkılarının sözlerini genelde
 Yusuf hayal oğlu yazmıştır.aynı zamanda Gülten kayanın kardeşidir.
 Müzikleri hala dilden dile dolaşıyor..  Yıllardır kulaklarımızda .
  Demek ki iyi bir sanatçı Ahmet kaya entel  ve entelektüel kesimde  dinliyor.
Ezilen yoksul kesimde de dinliyor.halkın sanatçısı olmak budur.
 Bazı sanatçılarımız da var  halkla iç içe olan müzikleriyle konuşan sanatçılar fakat az  var ne yazık Ahmet kayaya görüşünden dolayı eleştirilip haksızlık yapıldı..oysa herkesin görüşü farklıdır.


Birde görüşü sanatçının ne olursa olsun  görüşü değilde sanatının konuşulması bence daha  önemli
olan müzik ve sanata kattıkları herkesin görüşü farklı olabilir.
Halkın dilinde şarkıları dolaşıyorsa dilden dile herkes dinliyorsa.
Ve seviyorsa,müzikleri büyük küçük herkes dilindeyse

 Önemli olanda bu sanatçının büyüklüğü de bu halka inebilmesi.
 Ahmet kayada  böyle bir sanatçı.
Müzikleri yorumu ve besteleri  harika yıllar geçse de şarkıları hep söylenecek.
yazan Seyhan dural 14*12*2015

9 Aralık 2015 Çarşamba

savaşların masum çocukları

Dünyada dört bir tarafında hep aynı gülüşler, veda bu yaşaması yasak dünyada.
 Ne olup bittiğini anlamadan,yaşayamadan.kimisi babasını kimisi annesini kaybeder.
Onlar savaşın çocukları.Doğduklarında tanışırlar açlıkla ,susuzlukla,
yiyeceklerin resimlerine bakar kara gözleri.

Onlar savaşın çocukları.  Adını bilmeden gökten yağar, bombalar üstlerine
Barut kokularının içinde kaçarcasına.
 Sımsıcak bedenleri soğuk taşlarda, hare be olmuş evlerin tozlarında.
Çırpınır durur ufak bedenleri.onlar savaşın çocukları.

Misketleri kovanlardan, saklambaçları siperlerden.
İlk bakışmaları camlardan hiç bilmezler yeşil ormanları,baharlarda.
 Açan bin bir renkleri çiçekleri. onlar savaşın çocukları
Birbirine seslenirler yarınlar dolu isimleriyle.

Barış,umut,güneş,oysa hiç tanımazlar.griden başka renk,siyahtan başka isim
 Gökyüzünü paylaşırlar.ırak da suriye de  savaş olan her yerde.
bir avuç toprağı petrolü paylaşamayanların  inadına
biz savaşın çocuklarıyız, gülmeyen yüzlerimiz,
damlayan göz yaşlarımız,yazan Seyhan dural 9*12*2015


5 Aralık 2015 Cumartesi

Yaşıyamadığımız hayat

Hayat diyoruz, yaşamaya devam ediyoruz.
Onca dünyada savaşlar, acılar, gözyaşları, varken.masum çocuklar öldürülürken..
 Savaşta kadınlar köle gibi zincirlenip satılırken.
Bir hiç uğruna kadınlar öldürülürken öldürenler cezasız kalıyorsa.sadece seyredenler varsa.

 Bazen soruyor insan kendine bu hayat mı diye.

İnsanlar yerlerinden yurtlarından sürülürken yeni dünya düzenimi bu diye soruyor insan..
Aslında insanlığın umutlarını hayallerini yok ediyorlar.
İnsanlığı yok ediyorlar doğayı katlediyorlar  ormanları yok edip nefes almamızı geleceğimizi yok ediyorlar
Sevgiyi, şefkati ,merhameti yok ediyorlar.
Acıları hüzünleri üfleye üfleye bir şey yokmuş gibi yolumuza devam ediyoruz.

En çok da kendimizi kandırıyoruz.çok şey var aslında.
 Üflemeyi bırakıp belki insanlık olarak susmamayı öğreniriz.
 Bir gün bu dünyanın sadece güçlülerin olmadığını fakirinde yoksulun da kimsesizin de olduğu öğretiriz belkide
Hayat sen nasıl bir hayatsın ki senin içinde yuvarlanıp gidiyoruz

Durup durup kendimize sorular soruyoruz..Cevabını bilsek de bilmemezlikten geliyoruz.
 Sen nasıl bir hayatsın ki var mı bize oynayacağın yeni oyunlar var mı.
 Bize göstereceğin başka bir yolun yok mu dikenleri yamaçları  olmayan bir yol
 İçinde gül bahçesi olan çocukların koşup oynadığı gül bahçesi yok mu.içinde sevginin şefkatin olduğu.bir dünya Seyhan dural 5*12*2015