İşte geldi yeni yıl kimisini ağlatarak geldin.
Kimisini güldürerek geldin
.kimine can vererek geldin
bazılarınında canını alarak geldin
Güçlüğü daha güçlü.
Güçsüzü daha güçsüz yaparak geldin .
Savaşlarıyla acılarıyla geldin.
Barışları yok ederek geldin .
Çocukların gözyaşıyla geldin .
Özgürlüklerin olmadığı bir yılla geldin.
belki durgun belki yorgun bir yılla geldin
Doğanın bile insanlığa küstüğü kokusuyla geldin.
Eski takvimden bir yaprak kaldı
Ömrümüzden bir yaprak düştü.
Hadi güzel başla yeni yıla
Bak bir gün yaşayıp mutlu uçan kelebeğe.
Bilmeden yaşayacağız ne olacak seneye
Yinede mutlu yinede umutlu.
Okyanus gibi mavi kar kadar beyaz.
Yıldızlar kadar parlak güneş kadar aydınlık.
Sevgiyle gel barışla gel umutla gel şansların bol olduğu.
Sağlığın olduğu bir yılla gel
hoş geldin yeni yıl.. yazan Seyhan dural 30*12*2015
Barış manço 2 ocak 1943 de Istanbulda doğmuştur
Eğitim Galatasaray lisesi,
Öğrenimini Belçika kraliyet akademisinde tamamlamıştır.
Bestekar söz yazarı müzisyen
Trt 1 de 7 den 77 televizyon programı yapmıştır.
378 programla rekor kırmıştır.
Devlet sanatçısı ödülü vardır
2 Çoçuğu var Batıkan ve Doğukan.çocuklarına ismini batıyla doğunun sentezini yaptım demiştir.
Lale mançoyla evliliği 23 yıl sürmüştür dünyada Türküyenin barış elçiliğini yapmıştır tanıtarak
Japonya da 60 000 kişiye konser vermiştir 20 bin kişiye Türk bayrağını sallatmış sanatçılarımızdan
çocuklarına en büyük öğüdü ne iş yaparsanız yapın
en iyisi olun yaptığınız işte demiştir.
12 tane altın 1 tane platin ödülü vardır.200 tane
şarkısı vardır.Belçika da dünyada gitmediği ülke
kalmamış dır. Belçika da kraliyet ödülü aldığında
dünya medyasında ilk sayfada yer bulmuş
Rahmetli kendi ülkemde 40 yıl müzik yaptım ilk
bu kadar bu kadar medyada ilk sayfada yer
almadım diye serzeniş de bulunmuş dur yeri
doldurulamayacak sanatçımız Barış Manço
Mekanı cennet olsun
Gelelim Cem karacaya
Cem karaca 5 nisan 1945 de doğmuştur.
Robort kolejinde okumuştur.
Bestekar söz yazarı müzisyen
Tiyatroda oynamış dır. annesi ünlü tiyatrocu Toto karacadır.
5 kez evlenmiştir
Moğollar ve apaşlar gurubuyla çalışmıştır.149 yakın şarkıları vardır. 1979 ve 1987 arasında Almanya da yaşamak zorunda kalır Türk vatandaşlığından çıkarılır sonra tekrar Türküye ye döner ve müziklerine devam eder ağır roman filminde oynar. Cem karaca gür sesiyle ayrı bir ses tonuyla yorumlayan büyük sanatçı larımız dandır 70 ler ve 90 anlar arası en çok müzikleri dinlenenler dendi mekanı cennet olsun
Erkin koray 24 haziran 1941 de
İstanbul da doğmuştur.
İstanbul alman lisesinde eğitim gördü
İstanbul belediye konservatuar da eğitimini tamamlamıştır
50 yakın 45 liyi olduğu söylenir Türk rock müzik tarzına en önemli eserleri vermiştir
doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla bir çok müzisyeni etkilemiştir.
Çiçek dağıyla 800 bin adet büyük satış yapmıştır. 1974 1984 arası Arap saçı ve Estarabim le en çok bilinen eserleri Erkin koray ın hayatı zorluklarla geçmiştir . uzun saçları özgün kıyafetleriyle 3 sanatçıda 1970 lerde 1990 lar da değişik bir imaj çizmişlerdir gerek müziklerindeki ruhla gerek müziklerindeki çoşkuyla bu yıllara imzalarını atan büyük yerleri doldurulamaz sanatçılarımız 3 de
Erkin babayada allah uzun ömürler versin müziklerini bekliyoruz yazan Seyhan dural 29*12*2015
Bülent Ecevit 28 Mayıs 1928'de İstanbul'da doğmuştur.
Eğitimini 1944'de Robert Koleji'nde görmüştür.
Ankara Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde okumuş. 1945'de Rahşan Ecevit ile evlenmiş, aynı yıl Londra'da Türk basın ateşesi görevinde çalışmıştır.
Ulus gazetesinde yazarlık yapar.
Daha sonra Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay boyunca Sosyal Psikoloji ve Ortadoğu görür.
Hem şair hem gazeteci hem bir entelektüel ve her daim halkçıdır.
Beş kez Başbakanlık yapmış. Çalışma Bakanlığında
sendika ve grev haklarına yönelik çalışmalar yapmıştır.
Rahmetli Bülent Ecevit'i bir anımla anmak isterim: 20 Temmuz 1974'de ilkokul'dayım.
Sabah kalktık.
Siyah beyaz tek kanallı, yani TRT'li televizyon var evimizde.
Tv yi açtık.
Kıbrıs Barış Harekatı olduğunu duyduk.
Askerin Beş Parmak Dağları'na doğru ilerlediğini duyduk. Nasıl sevinmiştik.
Hepimiz haberlerin başında bekliyorduk. Ondan sonra da her yerde ismi yankılandı.
Dağlara taşlara Kara Oğlan yazıldı.
Eskişehir'de her yere kazındı ismi...
Bütün siyasi tartışmalarda ismi geçerdi.
Umudumuz Ecevit
Kıbrıs Fatihi
Öyle bir rüzgar dalgası vardı ki...
Kara Oğlan her yerde, herkesin dilindeydi.
Sürekli her evde siyasi tartışmalar vardı.
Siyasete ilgim o günlerde başladı.
Rahmetli Ecevit'i hiç görmek nasip olmadı.
Çocukken fazlaca hayranlık duyduğum liderdi.
Bir vatandaş olarak Bülent Ecevit'i lider olarak tarif et deseler
mesela Ecevitin şu sözleri aklıma gelir:
Ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen, aklımda kazınan... Ezilenlere yanındayım demesi...
Toprak işleyenin su kullananın...
Toprağın, suyun, emeğin önemini anımsatması...
Bizim iki gücümüz var, demişti: Halk ve hak...
Sloganlar halk için olunca halk da benimsiyordu.
Koruması öyle anlatıyordu: Tek lüksü çayı ve sigarasıydı...
Öldükten sonra evini korumasının oturması için vermişti.
Atatürk'ten sonra mal varlığını devlete bağışlayan ikinci liderdir.
Dedesinden kalan mal varlığını Türk hacılarına bağışladı
Annesinden kalan iki dairesini satıp Çanakkale'de yanan ormanın yeniden ağaçlandırılması için vermiştir. Bülent Ecevit'i özetlemem gerekirse:
Dürüst, kararlı ve mütevazidir. ,
Hoşgörülüdür. Mavi gömleği ve meşhur şapkasıyla içeride mütevazı olarak anılırdı ama dış politikada da taviz vermezdi.
Fakat son günlerinde acımasızca eleştirildi. Yine de çok hoşgörülüydü. Mesela kimseye dava açmadı. Aslında eleştirileri sadece izledi. Bir adet Renault marka arabası ve bir koruması vardı. Mal varlığından çok kişiliğiyle anıldı. Kişiliğini siyasete yansıtıyordu. Ama o yıllar onu kimse anlamak istemedi
12 Eylül darbesinde 10 yıl yasak getirilmesi Türkiye için bence büyük bir kayıptı.
Sanat güneşi zeki müren 6 aralık 1931 de bursa da doğmuş dur.
İstanbul devlet güzel sanatlar akademisini okudu.
15 yıl kadar radyo programlarında yer aldı.
11 yıl maksim gazinosunda yer aldı.600 aşkın plak ve kaset doldurdu.
300 şarkı besteledi.1955 de altın plak ödülünü aldı.
28 filmde oynadı,1965 de çay ve sempati adlı tiyatroda başrol oynadı.
100 yakın şiir yazdı bıldırcın yağmuru kitap da topladı.
Aynı zamanda devlet sanatçısı ödülüne layık görüldü.
Zeki müren yeri doldurulamayacak bir sanatçıydı
Desen tasarım eğitimi almış kıyafetlerini genelde kendi tasarımıdır.
Çocukken dinlerdik tv lerde siyah beyaz tek kanal var dı.trt de.harika bir müzik yorumu vardı radyolarda hep onun müzikleri çalardı zeki müreni her kesim dinlerdi
O zamanlar da bülent ersoy, Hamiyet yüceses,,Müzeyyen senar,bunlar unutulmaması gereken sanatçılarımız.
Zeki müren sahne kıyafetleri gerek konuşması Türkçeyi düzgün ve doğru kullanması
Dinleyenlere ve seyirciye hitap şekli çok güzeldi,. nazik ve naif di
Sahnede ayrı bir havası vardi kıyafetleri genelde kendi tasarımı.
İzmir fuarına sahnede giydi kıyafetlerin isimleri de varmıştı kordon boyu nüri yazaneli her kıyafetlerinin hepsine isim verirmiş
En hafifi 10 en ağırı 20 kiloymuşdu. bodrumda müzede sergilendiği söylenir
.İşte benim stilim yarışması olsaydı o günlerde kıyafetleri 1 inci olurdu.
Bugün yeri doldurulamaz bir sanatçı sanat güneşi zeki müren rahmetli örnek olmuştur.bodrumdaki sergisinde kıbrıs barış harekatından sonra ağustosta 75 bin tl bağışlamış Türk donanma vakfına makbuzu sergiye koymuşlar.*
Ölmeden önce vasiyetiyle tüm mal varlığını Türk eğitim vakfı ve Mehmetçik vakfına bağışlamış dır .
Örnek bir sanatçı olduğunu göstermiştir. 2012 kadar onun bağışları sayesinde 1900 öğrenci okumuş.
Bunları yazma gereği duydum
Sadece ölüm yıl dönümlerinde hatırlanmaması gereken sanatçılarımız bugün yerleri doldurulmayan
değerlerimiz.mekanları cennet olsun yazan Seyhan dural 21*12*2015
* yurtsever ve duyarlı bir sanatçımız alıntı Yılmaz özdilin yazısından
İki büyük sanatçıyı anmak istedim. Doğum günleri ya da ölüm yıldönümleri olduğu için değil. Popüler edebiyat dergilerinde veya Twitter'da başka türlü anılmaz sanatçılar, biliyorsunuz. Oysa, bir sanatçı yaşarken de, filmleri izlenirken ya da şarkıları dinlenirken de değer görmeli...
Kemal Sunal ve Aşık Mahzuni Şerif farklı sanatsal alanlarda etkin olsalar da topluma verdiği mesajlarla ortaklaşan iki sanatçı.
Kemal Sunal'dan başlayalım. 1944 yılında İstanbul'da doğan ve aslen Malatyalı olan dar gelirli bir ailede geçmiştir çocukluğu. Marmara Üniversitesi'nde İletişim Fakültesi'nde okumuştur. 12 Eylül'de ara verdiği okula daha sonra geri dönmüş ve hatta yüksek lisans yapıp kendi sineması üzerine sosyolojik bir yüksek lisans tezi yazmıştır.
Toplam 82 tane filmi vardır. Filmlerinde hep haksızın haklıya karşı savunusunu üstlenmiştir. Güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini; ironi yaparak, güldürerek, güçlüyü güçsüz göstererek göstermiştir. Çöpçüler Kralı, Düttürü Dünya, En Büyük Şaban, Kapıcılar Kralı, Orta Direk Şaban gibi filmlerini örnek gösterebiliriz. Özellikle Kibar Feyzo ve 100 Numaralı Adam gibi filmlerinde doğrudan sistem eleştirisi yaparak cesur bir tavır sergilemiştir. Halkı bilgilendirmek, halkın sorunlarının yönetenlerin de duymasını sağlama amacı vardır... O nedenle, Kemal Sunal'ın filmleri sürekli izlenmiş, sürekli izlendiği için de mesaj gerekli yerlere ulaşmıştır.rahmetli Bülent ecevit sorduklarında hangi filmleri seversiniz .diye kemal sunal demiş.
Halkın sanatçısı olmak budur.
Bu gün yeri doldurulmayan sanatçılarımız, çizgisini hiçbir zaman kaybetmedi.
Belki de bu kadar sevilmeleri bu yüzdendi.
Diğeri:
Mahzuni Şerif, 1955'te Kahramanmaraş'ta doğmuştur. Mersin Astsubay Okulu'nda okurken devamsızlıktan dolayı okuldan atılır. O da müziğe yönelir. 400'e yakın plağı, 50 albümü, 9 tane de kitabı vardır. Bektaşi geleneğini dünyaya tanıtan sanatçılarımızdandır.
Mahzuni Şerif, hayatında hep zorluklar çekmiştir. Çoğu zaman, hakkında davalar da açılmıştır. Onun müziklerinde de topluma yönelik mesajları işitiriz, müziği duygularımıza işlerken sözleri de irademizi güçlendirir. "Sarı saçlı mavi gözlüm" sözlerinde Atatürk'e olan sevgisini, "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana / Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?" nakaratında adaletsizliği anlatmıştır. Bazen de yönetenlere haykırmıştır, meydanlarda tekrarlansın da iyice işitsinler amacıyla, "Yuh yuh" diye..."Dokunma keyfine" ve "Boşu boşuna" gibileri de yaşamın anlamsızlığını ve yanlış yoldaki insanlığı en duygusal şekilde sorgular...
Hepimiz biliyoruz, en azından bir kere izlemiş ya da dinlemişizdir. Fazla uzatmaya gerek yok o nedenle. Her zaman kalbimizde yerleri olacak. Mekanları cennet olsun...
Yapılışı önce ateşe tencereyi koyun sonra yağı atıp eritin.
Daha sonra soğanı kavurun kavrulunca doğradığınız biberi domatesi
Kıymayı da atıp kavurun kıyma yoksa biber domates kavrulunca.
içine 2 su bardağı suyu doldurun su kaynayınca 1 paket makarnayı salın.
Suyunu çekene kadar 15 dakika pişirin makarnalar yumuşayınca ocak dan alın.
Üzerine kaşarı rendele kapanı kapat kaşar erisin erimezse istediğin gibi ocak da 2 dakika ısıt erisin
NOT her makarnadan olur
Ülkemizde yoksulun üniversite öğrencisinin yemeyi vazgeçilmezi
kıyma varsa diye ondan dedim her zaman olmaya bilir kaşarda yoksa normal peynirde atabilirsiniz.yazan Seyhan dural 19*12*2015
1 Bardak un
Yarım su bardağı sıvı yağ
2 Bardak su
Bir çay bardağı şeker
Not şekeri çikolatalı olduğu için az atıyoruz
Sade yaparsanız fazla atın
Yapılışı bir tencereye sığı yağı koyun içine unu atıp,
Orta ateşte 30 dakika karamel rengini alana kadar sık sık karıştırarak kavuralım.
Öbür tarafta ılık suyla şekeri eritip kavrulan
helvaya atıp hızlı bir şekilde karıştıralım.
suyunu çekene kadar.
Suyunu çekince ocakdan alıp 5 dakika sovutalım.
Sonra kaşıkla elimize alıp ceviz büyüklüğünde yuvarlak toplar yapalım.
Sonra bifter çıkolata alalım ve
Benmari usulü kaynayan sıcak suyun buharında eritelim kaseye koyup.
Not suya kaseyi değdirmeyin yoksa çikolata kesilir .
Sonra eriyen çıkolataya topları atarak çıkolataya batır tek tek sonra kaseye diz en sonunda üzerine hindistan cevizi
veya öğütülmüş antep fıstığı serp Not beyaz çikolatada olur. afiyet olsun Yazan Seyhan dural 19*12*2015
2 Su bardağı un
125 gr sana yağ
1 buçuk Su bardağı su
1 Çay kaşığı tuz
1 Çorba kaşığı şeker
3 Yumurta
Puding vanilyalı içine kuyulan
2 Buçuk bardak süt
2 Çorba kaşığı un
1 Kaşık nişasta
1 Buçuk bardak şeker 1 vanilya
tüm malzemeyi atıp koyulaşıncaya kadar pişir.
Veya çikolata sosu alıp bir miktarda sütle pişirin üzeri için
Yapılışı bir tencerede sana yağını ocakta eritin
Üzerine bir bardak suyu,şekeri tuzu da atın
Bir bardak unu da ilave edip on dakika ocak da karıştırarak pişirin.
Sonra ocaktan alın 3 tane yumurtayı üzerine kırıp iyice karıştırın çırpıcıyla veya mikserle. Sonra tepsiye fındık büyüklüğünde kaşıkla veya bir sıkma poşetine koyup sıkın..
Sonra 200 derece ısıtılmış fırında pişirin.
Çıktıktan sonra ortasını bıçakla açıp vanilyalı pudinki doldurun üzerine de çikolatalı puding
lede yapabilirsiniz
Not hazır puding lede yapabilirsiniz yazan Seyhan dural 18*12*2015
Ahmet kaya gelmiş geçmiş en iyi sanatçılardan.28 ekim 1957 de doğmuştur.
Aslen malatyalı 20 tane albümü olduğu söylenir.
Gülten kayayla evlidir .şarkılarının sözlerini genelde
Yusuf hayal oğlu yazmıştır.aynı zamanda Gülten kayanın kardeşidir.
Müzikleri hala dilden dile dolaşıyor.. Yıllardır kulaklarımızda .
Demek ki iyi bir sanatçı Ahmet kaya entel ve entelektüel kesimde dinliyor.
Ezilen yoksul kesimde de dinliyor.halkın sanatçısı olmak budur.
Bazı sanatçılarımız da var halkla iç içe olan müzikleriyle konuşan sanatçılar fakat az var ne yazık Ahmet kayaya görüşünden dolayı eleştirilip haksızlık yapıldı..oysa herkesin görüşü farklıdır.
Birde görüşü sanatçının ne olursa olsun görüşü değilde sanatının konuşulması bence daha önemli
olan müzik ve sanata kattıkları herkesin görüşü farklı olabilir.
Halkın dilinde şarkıları dolaşıyorsa dilden dile herkes dinliyorsa.
Ve seviyorsa,müzikleri büyük küçük herkes dilindeyse
Önemli olanda bu sanatçının büyüklüğü de bu halka inebilmesi.
Ahmet kayada böyle bir sanatçı.
Müzikleri yorumu ve besteleri harika yıllar geçse de şarkıları hep söylenecek.
Dünyada dört bir tarafında hep aynı gülüşler, veda bu yaşaması yasak dünyada.
Ne olup bittiğini anlamadan,yaşayamadan.kimisi babasını kimisi annesini kaybeder.
Onlar savaşın çocukları.Doğduklarında tanışırlar açlıkla ,susuzlukla,
yiyeceklerin resimlerine bakar kara gözleri.
Onlar savaşın çocukları. Adını bilmeden gökten yağar, bombalar üstlerine
Barut kokularının içinde kaçarcasına.
Sımsıcak bedenleri soğuk taşlarda, hare be olmuş evlerin tozlarında.
Çırpınır durur ufak bedenleri.onlar savaşın çocukları.
Misketleri kovanlardan, saklambaçları siperlerden.
İlk bakışmaları camlardan hiç bilmezler yeşil ormanları,baharlarda.
Açan bin bir renkleri çiçekleri. onlar savaşın çocukları
Birbirine seslenirler yarınlar dolu isimleriyle.
Barış,umut,güneş,oysa hiç tanımazlar.griden başka renk,siyahtan başka isim
Gökyüzünü paylaşırlar.ırak da suriye de savaş olan her yerde.
bir avuç toprağı petrolü paylaşamayanların inadına
biz savaşın çocuklarıyız, gülmeyen yüzlerimiz,
damlayan göz yaşlarımız,yazan Seyhan dural 9*12*2015
Hayat diyoruz, yaşamaya devam ediyoruz.
Onca dünyada savaşlar, acılar, gözyaşları, varken.masum çocuklar öldürülürken..
Savaşta kadınlar köle gibi zincirlenip satılırken.
Bir hiç uğruna kadınlar öldürülürken öldürenler cezasız kalıyorsa.sadece seyredenler varsa.
Bazen soruyor insan kendine bu hayat mı diye.
İnsanlar yerlerinden yurtlarından sürülürken yeni dünya düzenimi bu diye soruyor insan..
Aslında insanlığın umutlarını hayallerini yok ediyorlar.
İnsanlığı yok ediyorlar doğayı katlediyorlar ormanları yok edip nefes almamızı geleceğimizi yok ediyorlar
Sevgiyi, şefkati ,merhameti yok ediyorlar.
Acıları hüzünleri üfleye üfleye bir şey yokmuş gibi yolumuza devam ediyoruz.
En çok da kendimizi kandırıyoruz.çok şey var aslında.
Üflemeyi bırakıp belki insanlık olarak susmamayı öğreniriz.
Bir gün bu dünyanın sadece güçlülerin olmadığını fakirinde yoksulun da kimsesizin de olduğu öğretiriz belkide
Hayat sen nasıl bir hayatsın ki senin içinde yuvarlanıp gidiyoruz
Durup durup kendimize sorular soruyoruz..Cevabını bilsek de bilmemezlikten geliyoruz.
Sen nasıl bir hayatsın ki var mı bize oynayacağın yeni oyunlar var mı.
Bize göstereceğin başka bir yolun yok mu dikenleri yamaçları olmayan bir yol
İçinde gül bahçesi olan çocukların koşup oynadığı gül bahçesi yok mu.içinde sevginin şefkatin olduğu.bir dünya Seyhan dural 5*12*2015
Pirinç sirkesi yapımı
1 çay bardağı pirinç
1 cam kavanoz
1 lt su 2 tane nohut mayalanması için
1 tatlı kaşığı tuz
Hazırlanışı pirinçleri yıkayıp süzelim .sonra kaynatıp
soğuttuğumuz 1 kilo suyu kavanoza koyalım. tuz içi
ne 2 tanede nohut atalım.
Sonra kavanozun içine pirinci de atıp kapağını tülbentle kapatalım sıkıca.
Karanlık bir yerde 15 veya 20 gün bekletin. süre dolduğunda bir süzgeçle süzün suyunu alın sirke hazırdır. Genelde uzak doğu ülkelerinde sushi de kullanılır.
Soğuk mezelerde kullanırlar Ciltde de faydalıdır.
.Deri üzerindeki lekelere iyi gelir.Cilt hücrelerini yeniler yaşlanmaya sarkmalara iyi gelir.
doğal tonik yüzdeki siyah lekelere iyi gelir cilt rengini açar.her akşam pirinç sirkesine batırılmış pamukla yüzünüzü silin Japonlar sirkeyi siyah pirinçle yaparmış biz beyazıyla yaptık.
Google den da araştıra bilirsiniz. NOT ben evde yaptım pirinç sirkesini satılanlar pahalı organik değil kendiniz yapın yardımcı olmak amacım bildiklerimi yazıyorum..Seyhan dural 29*11*2015
Eskişehir kültürün sanatın doğanın olduğu sıcacık cana yakın insanların olduğu harika bir şehir. Sazova parkı mesala Bilim deney merkezi uzay evini gezebilirsiniz.Porsuk çayında nostalji bir gondol gezisi yapabilirsiniz .. Balmumu heykel müzesini gezebilirsiniz odun pazarı tarihi evlerini gezebilirsiniz . Veya lületaşı müzesini gezebilirsiniz. Harika bir kent daha çok yer var.Eskişehire yolunuz düşerse mutlaka görün Seyhan dural 24*11*2015
Buzlu limonun faydalarını yazacağım
Cnn türk te kaçıranlar için faydasını çok fazla olduğu için yazma gereği duydum.
limonu buzluğa koyun sonra rendeleyin Yemeklerin üzerinde her yere kullanabilirsiniz.
Kist timörleri küçülterek yok eder.yüksek tansiyonu düzenler
Sinir ve stresi azaltarak depresyonu engeller.
Mantar bakteri, enfeksiyon,iç parazitler ve kurtlara karşı etkilidir.
Dondurulmuş limon citrus
kanser hücrelerini öldüren harika bir meyvedir.
kemoterapiden 10 bin kat daha faydalıdır.
Kaynak dünyanın en büyük ilaç üreticisi firmalarından biridir.1970 den beri 20 nin üzerinde laboratuvar testlerinde 12 kanser tipinde başarılı sonuçlar alınmış kaynak Cnn türk com17 kasım 2015 haberi Seyhan dural 23*11*2015
Yapılışı 2 yumurta, ile 1 bardak şekeri iyice çırpın.
Sonra sana yağını eritin.
Biraz soğuduktan sonra çırptığınız yumurta ve şekere onuda katın
4 kaşık nişastayı 3 kaşık kakaoyu 1 buçuk bardak sütü 200 gr fındık içini de kat
1 taneyi vanilyayı kat hepsini iyice çırp ocakta15 dakika falan koyulaşıncaya kadar kaynat çok koyuda yapma birazda dolapta içini çeker Not organik çokokrem afiyet olsun Seyhan dural 21*11*2015
Hayat ön provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir sanki.
Perdelerini açar başlarsın yaşamaya, Bazen yoksulluğunu oynarsın.yoksul olarak yapmak isteyip de yapamadıklarını
Bazen çaresizliğini.bazen imkansızlıktan okumak isteyip de okuyamadığın okulunu oynarsın.
Sahnede doktor olursun, öğretmen olursun.
Bazende yaşayamadığın geçmişi, güzellikleri, umutları oynarsın.
Bazen acılarını, kederlerini, oynarsın gözyaşı dökersin..aslında gerçekdir oynadığın fakat kimse bilmez
Bazende sevinçlerini,.mutluluklarını, oynar gülersin.
Bazende çocuk olursun sahnede.
Çocukluğunda yaşayamadığın geçmişini oynarsın, Sahnede bazende tertemiz doğada yeşillikler içinde bir hayat hayal edersin, kirlenmemiş bir doğa doğası bozulmamış bir dünya.
Bazende çevre baskısını oynarsın el alem ne der diyerek kendine
Duvarları yüksek bir hapishane ördüğün hayatını oynarsın
Bazen tek kişilik bir oyundur oynadığın sahnede bazen 3 ve 4 kişilik bir oyundur.
Sahnede bu alkışı olmayan sahnede perdesi kapanmadan ışıkları sönmeden.
Düşünmeye zaman ayır.çünkü başarının anahtarı odur.
Yaşamaya zaman ayır, çünkü ömür bunun için.
İyiliğe zaman ayır çünkü insan olmanın sırrı budur..
Belkide hayatta hiçbir şeyi der etmemeli..Yazan Seyhan dural 20*11*2015
Büyümeyi hiç istemez insan bazen büyüdükçe dertler de büyür insanlar daha az güler.
Hep çocuk kalmayı ister en masum ağlama çocuk ağlaması belki
İnsan hep gülmeyi mutlu olmayı ister gülmek güzeldir barış varsa.
Seninle gülen can dostların varsa mutlu olmayı ister.
En güzel günün böle olsun der kendine ve dostlarına.
Keşke hep mutlu olabilse insan çocuklar ağlamasa savaşlarda terörde insanlar ağlamasa.
Mutlu insanın en mutlu anı uykuya daldığı andır.
Mutsuz bir insanında en mutsuz anıda uykudan uyandığı andır.
Fakat hayat acı, ve zor dikenli ve dik yamaçlı dır içinde dertte vardır kederde acıda gözyaşı da
Ay doğmadan düşmesin yaş gözüme dersin dışarda kar yağar senin içine yağmur.
Ağlama göz bebeğim dersin tutamazsın göz yaşını
Bazen sevinçten ağlarsın, bazen acıdan
Ağlamak güzeldir göz yaşını silen değer verdiğin biri varsa bazende.
Değerini anlamayan kadrin bilmez biride ağlattıysa ağlamakta anlamsızdır
Bazende dert ağlatır çile söyletir ağlamak istemezsin göz seni dinlemez
Gülerken bütün dünya seninle güler sanki ağlarken tek başına ağlarsın
Bazende gözlerden yaş akmaz yüreğin ağlar için için kan ağlarsın
dünya güzel olsaydı zaten doğarken de ağlamazdık
hayat güzel olsaydı yaşarken ölmezdik Yazan Seyhan dural 14*11*2015
Kol böreği malzemeler.
1 kilo yufka yarım kilo kıyma.
Kıyma yoksa peynir ben kıymalı tarifini veriyorum.
Tuz, 1 adet soğan maydanoz, karabiber
Sosu 1 bardak yoğurt yarım bardak süt
2 yumurta yumurtanın birinin sarısını üstüne sürmeye ayır
1 paket sana erit, yumurtayı,sütü yoğurdu iyice çırp
İçinin hazırlanışı 1 kaşık yağda soğanı kavur, sonra kıymayı
doğranmış maydanozu, karabiberi at kıyma suyunu çekene kadar kavur sonra ocak dan al,
Yapılışı yufkayı tezgaha yayalım hazırladığımız sos dan yufkalara sürelim sonra hazırladığımız içi 6 yufkaya tek tek koyup oklava şeklinde saralım yuvarlaksa tepsi tepsiye sıra sıra döşeyin 180 derece ısıtılmış fırında pişirin afiyet olsun
Not kıyma yoksa peynirli, patatesli de yapabilirsiniz.Seyhan dural 13*11*2015
Kadına şiddet gün geçmesin ki bir kadına şiddet haberi olmasın.Veya tecavüze uğrayan kadınlarımız.suçlulara iyi hal indirimleri.
Bazen gazeteci bazen sanatçı bazen sade vatandaş.
Kadına şiddet defilesine katılıp amacı şiddeti protesto eden bir gazeteci
Paskal Noumayla fotoğraf çektirdi diye, şiddete uğrayan biri olarak haber olması kadınların kaderimi.
Veya 16 bıçak darbesiyle öldürülen trt sanatçısı bir kadın öldürene ceza indirimi tutkulu sevgi indirimi.
Mesala Eskişehir de sevgilisi tarafından saçından sürüklenen genç kızımız,
Daha o kadar çok örnek var ki ne yazık sadece bir kaç tane örnek verdim.
Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları,ağlatan adamın başına geleceklerin altına atılan imzadır aslında.
Ve kadına şiddet türküye de yıllardır kanayan yara
Kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla senelerdir süren bir sorun.
Sürekli konuşulup hiç bir önlem alınmayan sorun. Gün geçtikçe artarak devam eden bir sorun.
.Kadınlarımız kendi haklarını bilmeden bilinçsiz yaşamaları belkide sorun.
Belki ekonomik bağımsızlığı olmadığından.
Televizyonda dizileri dikkatli izlerseniz kadına şiddeti de görürsünüz.
.Mesala hatırla gönülde dizide gönül karakterini oynayan gökçe bahadır
şiddete maruz kalan kadını güzel oynamış.
Doktor rolünde saplantı halinde gönü le her türlü şiddeti yapan birini oynayan
Onur saylak kadına şiddeti göstermiş adeta.
Fakat ülkemizde diziyi gerçek sanıp kadına şiddeti uygulayanlar da var bu ülkede ne yazık ki. Sonrada kadına şiddet niye artıyor diyoruz dizilerde etken belkide hemen hemen her dizide var bu . Her sessiz kalınan şiddet bir gün sizi de bulur. yazan Seyhan dural 9*11*2015
Yapılışı bir kabın içine kıymayı rendelenmiş soğanı, bulguru, doğranmış maydanozu,
yumurtayı, tuzu karabiberi, ve sarımsağı atıp karıştıralım.
sonra iyice yoğuralım tencereye sıvı yağı tereyağını salçayı atıp 5 dakika kavuralım.
sonra suyu ilave edip kaynatalım sonra yuvarladığımız köfteleri atalım su köftelerin boyunu aşsın
pişirip servis yapalım NOT bunun içine küp şeklinde doğranmış patateste atabilirsiniz.salçayı kavururken içine patatesi at kavur istiyorsanız 1 iki tane.Seyhan dural
Evlilik kurumu kutsal değerdir. Evliliklerde mutluluk da vardır hüzün de vardır fakat hepsi içinde yaşanır.
Evlilik, hiçbir pusulanın işlemediği derin bir okyanustur.
Günümüzde yozlaştırılan yok edilen bu değer, bugün izdivaç programlarıyla şova ve reytinge dönüştürüldü.
Günde 3 kanalda aynı anda yayınlanan bu programlar nasıl oluyor da bu kadar reyting alıyor
-ki 3 kanalda var.
Size iki tane örnek vermek istiyorum:
Seda Sayan ve Uğur Aslan'ın sunuculuğunu yaptığı programa Ahmet amcamız çıkıyor.
"120 bin dolar gelirim var" diyor. Sunucu soruyor: "1200 mü" diye, yok diyor.
Tekrar soruyor, "120 bin lira mı", yok diyor. 120 bin dolarmış...
Şaşırıyor herkes. Ahmet amcamız gayet sakin bir şekilde bombayı patlatıyor.
"Parayı yemesini bilen bir hanım arıyorum"...
Herkes sıraya geçiyor haliyle.
Yoksa tamamen mizansen mi, ellerine verilen senaryoyu mu oynuyorlar?
Yoksa her çıkanın "Evin var mı, araban var mı..." diye sorduğuna, etkiye tepki mi amcamızın yaptığı?
Film sahnesi gibi, şaşırmamak elde değil. Yemeyenin malını mı yemek istiyorlar?
Belki de amcamızın holdingi var, onun reklamını yapıyor.
Evlenmek hakkındır, o sizin özelinizdir, hayat arkadaşı istersin, diyecek bir şey yok.
Fakat gerçekten paranı harcayacak bir yer arıyorsan sana haddim olmayarak bir tavsiyem var sana:
Birincisi üniversitede çok zor şartlarda okuyan öğrencilere burs ver, ne bileyim 50 ya da 100 kişiye.
İkincisi bu vatan uğruna ölen şehitlerimiz var, onların yakınlarına ver ya da gazilerimize yardım yap.
"Yok vermem" diyorsan da o kadar fakir varken Tv ekranına çıkıp şov yapma...
Belki de amaç şovdur ki sonradan İnternet fenomenine dönüşüyor
Bu kişiler.bu programlar sanki tapu dairesi gibi her çıkan önce evin varmı,
araban varmı önce maddiyat soruluyor.
Devamlı tartışma bitmiyor Bütün değerlerimizi tükettiğimiz gibi evlilik gibi
bir kurumuda nasıl senelerdir şova dönüştürüldüğünü görüyoz
İkinci örnek vereceğim kişi de damat adayı Hayretin:
Soruyor. Klişe olmuş soru. "Maaşın kaç?" Damat adayı Hayrettin 2500 diyor.
Bayandaki tavır, o kadar şaşılacak bir tavır ki kafasını sallayarak öyle bir hareketi var ki:
"Ben masraflı bir bayanım, o benim aksesuarıma yetmez, aksesuarıma çok düşkünüm,
gezmeyi çok severim, arabamın mazotuna yetmez..." diyor. Stüdyo kahkahadan yıkılıyor. İstenilen amaca, reytinge ulaşıldı.
Sonradan internet fenomeni oluyor bu da.
Benim amacım bunları eleştirmekten öte toplum olarak nasıl yozlaştırıldığımızı sorgulamak.
Bir vatandaş olarak bütün değerlerimizin, her şeyin nasıl yok olduğunu göstermeye çalışmak...
Yazıma başlamadan önce ah bir simit olsada sıcacık çayın yanında yesek..
Fakirin olmazsa olmazı simit çay
Neyse şimdi saadede gelelim bugün size simit tarifi vereceğim
Evinizde yapabileceğiniz basit bir tarif.
1 buçuk su bardağı ılık süt..
1 buçuk su bardağı ılık su..
1 çay bardağı sıvı yağ..
50 gram maya kuru veya yaş.
1 yemek kaşığı şeker, tuz 1 tane yumurta .
susam alabildiği kadar un..
Yapılışı mayayı ılık suda 5 dakika ıslatın. kabarınca unu ve malzemeleri atıp
kulak memesi yumuşaklığında hamur yap.
Hamurları küçük parçalara ayırarak
simit şeklini ver.
Sonra öbür tarafta yumurtanın sarısını kaseye koy önce yumurtaya sonra susama batır sonra tepsiye diz 180 derece fırında kızarıncaya kadar pişir
Not işiniz acilse mayanın yerine
1 buçuk bardak ılık süt veya su
1 paket kabartma tozu
1 bardak yoğurt
1 paket eritilmiş sana at sıvı yağ atma buna.
Ve tuz 1 çorba kaşığı şeker yumurta ve susam buda pratik simit tarifi vakti olmayanlar için
Afiyet olsun Seyhan dural 22*10,2015